Uzm. Fzt. İlkay Koç: “Spor = Sağlık Yanlış Bir Denklem mi?”
Sitemizin köşe yazarı Uzm. Fzt. İlkay Koç, “Spor = Sağlık Yanlış Bir Denklem mi?” başlıklı köşe yazısıyla sizlerle.
SPOR = SAĞLIK YANLIŞ BİR DENKLEM Mİ?
Sevgili Voleybol Magazin okurları;
Öncelikle bir araya gelmekten, sizler için tecrübe, bilgi ve fikirlerimi kaleme almaktan mutluluk duyduğumu belirtmeliyim. Yaklaşık 13 yıldır hem bir eski sporcu hem de takımlar ve bireysel olarak sporcular ile çalışan bir fizyoterapist olarak Voleybol’ a ne denli aşkla emek verdiğimi bilenleriniz vardır. Her şey bir yana, pırlanta gibi dostlar edindiğim teknik heyet ve sporcu arkadaşlarımı sadece mesleğimden değil, en çok da voleybol aşkımdan sağladım. Yıllar geçtikçe, emek verdikçe, ne kadar doğru bir karar aldığımın daha çok farkına varıyorum, çünkü keyfi katlanarak artıyor. Bundan böyle sizlerle bu köşede sıkça bir araya gelip kendi perspektifimden en güncel bilimsel bulguları, basitleştirilmiş ve hepinize keyif verecek bir anlatımla sizlere ulaştırmaya çabalayacağım. Dilerim sizler de okurken, benim yazarken ve yaşarken aldığım kadar keyif alırsınız.
İzninizle ben işe her zaman yaptığım gibi ‘ALGI’ yolculuğu ile başlayacağım. Algılarınızı ve dikkatinizi sporcularımızın sağlık durumlarına çekmek niyetindeyim. Pandemi sürecinden başlamak isterdim ama aslında bunun çok daha öncesi var. Öncesinden bir zaman tüneline girelim, sonuna ulaşana kadar başınızı döndürecek bir olaylar zincirine şahitlik edin isterim.
Bir sporcu yetişirken, profesyonel hayata geçene kadar çok zahmetli süreçlerden geçiyor bilirsiniz. O zahmetler çekilirken bir yandan da bedeninin ve zihninin gelişimi tamamlanıyor. Bu kısımda sağlık desteğinin biraz yetersiz kalışından dert yanmadım değil, ama bu kısımda sorumluluk alması gereken kurumlar ve kişiler de var, sadece sporcunun kendisi değil bu sürecin eksik kalan dişlisini doldurması gereken. Fakat bir sporcu profesyonel hayata adım attıktan sonra, vücudunun ve zihninin verimlilik sınırlarını zorlamak zorunda kalıyor. Bu ne demek derseniz, daha yakından bakalım:
- Bedensel performansı sağlayan bir sürü sistem arasında kas-iskelet sistemi, dolaşım sistemi, nefes (Oksijen alıp verme ve dokulara o oksijeni ulaştırma ihtiyacı çok yüksek) sistemi ve sinir sistemi gibi vücudu oluşturan bütün sistemlerin hem birbirleri ile koordine çalışmaları hem de çalışmalarından doğan performansın verimliliği büyük önem kazanıyor.
- Bir sporcu ve totalde takımın başarısı, istikrarlı bir şekilde bu performansı sürdürebilme yetisinde yatıyor.
- Eğer herhangi bir sistem ya da sitemler aynı anda yetersiz bir verimlilikle çalışır, ya da kapasitelerinin üzerinde yüklenirse yaralanmalar doğabiliyor, ki bu hiç de boş kalmayan bir sahne oyunu.
- Bu süreç içerisinde sistemleri desteklemek için, gerek antrenman gerekse dinlenme süreleri boyunca gereken beslenme, uyku ve stres seviyesi kontrolleri yanında antrenmanların içeriği, çeşitliliği ve kas-iskelet sisteminin gerekli bakımı alması da oldukça önemlidir.
Bizse sporculara sadece ‘performansı yüksek ya da düşük’, ‘konsantrasyonu iyi ya da bozuk’ gibi yaklaşımlarla yani yargısal bakar ve altında yatan sistemlerin, organların, dokuların ve hatta hücrelerin çalışma düzenlerine, ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığına hiç önem vermeyiz değil mi?
Tabi profesyonel sporcuların müsabaka ve antrenman performanslarından bahsettik ama biz sedanter (spor yapmayan) ya da rekreatif sporcu (hobi ya da sağlık amaçlı) kişilerin de hem egzersiz hem iş hem de günlük yaşam performanslarımız içerisinde, çok daha düşük kapasitelerle aynı sistemler çalışmaya devam ediyor. Yani bizi hayatta tutan, hayatı icra etmemizi sağlayan vücudun özel bir dili var ve bizden beklentileri de mevcut. Bu konulara da değineceğim zamanla. Şimdilik sizi başka bir yöne alayım. Her sporcu sağlıklı mı? Yoksa sporun, bulunduğu mevkinin, yaşının ve bir sürü diğer kişisel özelliğinin kendisini sahada tuttuğu kadarına mı tamah ediyor? Biliyor musunuz, şimdiye kadar birlikte çalıştığım sporcular arasında kendi vücuduna bilimsel yaklaşımın sağladığı üst düzey bakımı anlamış ve uygulayan sporcu sayısı öyle az ki, yani sporcu=sağlıklı diyebilmem için hep birlikte daha çok uzun yollar almamız gerekiyor. Elbette son dönemlerde bireysel dikkati sağlamış ve özenli sporcu sayısı arttı. Zaten ekranlardan da anlayabileceğiniz gibi, performansının iplerini beyniyle yönetebilen sporcular biraz büyük beden gömlek giyiyorlar. Oysa bizden çok daha üst düzey sağlık çıksa, çok daha üst gömlek sporcu da çıkar. Yaralanmaların önünü tamamen kesmek diye bir durum elbette söz konusu değil ancak mümkün olan en üst performansa ulaşmak, keyifli bir branş izlemek ve ülkemizin de dünyamızın da sporcularına sağlık skorlarını yaklaştırmak için kesinlikle hem bireysel hem de kurumsal anlamda daha fazla çabaya ihtiyaç var.
Pandemi sürecinden geçerken hayatlarında hiç bu kadar antrenmansız kalmamış, böyle yoğun kaygılı bir dönem yaşamamış sporcularımızın yeni sezonlarında hem hazırlık hem de sezon içi dönemde dikkatle ve performanslarının yine mümkün olan en üst sınırlarında olabilmek için sağlıkla kalmaları güçleşti belki. Ve hatta bazı sporcularımızın hastalık haberlerini de üzülerek öğrendik. Ancak gereken özenin ve emeğin gösterilmesi durumunda kaliteli bir sezon geçirmemek için sebep yok. Herkes için sağlıklı ve güzel bir sezon olmasını dilerim.
Sonraki yazılarda görüşmek dileğiyle,
Sağlıkla Kalın..
Uzm. Fzt. İlkay KOÇ
Atölye3 Eğitim Danışmanlık
Etiler/İstanbul
atolye2020@gmail.com